nim : yazarı bilinmiyor (*) : 01062002  
 

 

(*) Kitabı İstanbul'dan, Beyazıt Meydanı'ndaki sahafların birinden aldım. Küçüktü ve fazlasıyla da yıpranmış, pek çok yeri yırtılmış, ya da okunmayacak kadar kirlenmişti. İsmi 'Short Stories' olan kitapta pek çok öykü sıradanlığın ötesine bile geçemiyordu, ama birisi ilginç geldi. Yazarı bir Rus'muş. İngilizce'ye çevirenin ismini ise ancak Scotty ... olarak okuyabildim. Sayfada çevirmenin soyadının olduğu yerde küçük bir yırtık vardı. Çevirenin notuna göre öykü 1876'da yazılmış.

Yaman KAYIHAN


Yaşadığım mekanda havada asılı gibi duran yarı saydam nesnenin adı 'nim'. Eşkenar bir üçgen gibi. Ne yere paralel, ne de duvarlara .. Kolaylıkla kolumun erişebileceği bir yükseklikte öylesine duruyor. İstersem yerini değiştirebilirim tabii. Renklerini ve biçimini de. Daire biçimi de çok tutuluyormuş.

Kenarları çok keskin sayılmaz. Sanki havada dağılıyor gibi. Ama renkler ortaya yaklaştıkça yoğunlaşıyor. Alt köşeler kırmızı ve sarı, üstü ise mavi. Köşelerden ortasına doğru güzel bir renk geçişi var. Fakat renkler de değiştirilebiliyormuş.

Herhangi bir renk noktasına dokunduğunuzda, hatta parmağınızla işaret ettiğinizde veya o noktadaki rengi düşündüğünüzde çalışıyor. Dokunmaya gerek yok. Ben yatarken istediğim renkleri düşünmeyi, ya da 'nim'ime şöyle bir bakmayı tercih ediyorum. Başka zamanlarda genellikle parmağımla işaret etmeyi seviyorum. Alışkanlık işte.

Kendimi bildim bileli her mekanda bunlardan birer tane var. Fiyatını, yapanı filan bilmiyorum. Kimin icat ettiğini de .. Hem zaten 1976 yılındayız ve artık ne görsem şaşırmayacak haldeyim çoktandır. Hatırlarım annem ve babamın da bir üçgeni vardı. Onlar kahverengi tonlarını severlerdi. Ben ilk sunulduğu renkler ile kullanıyorum. Üçgen biçimini de değiştirmek istemedim nedense.

Uyandım. 6 Saat kadar uyumuş olmalıyım. Rüyamda çöle gitmek istemiştim. Kumlu, sıcak, susuz, palmiyeli bir çöl. Neyse ki 'nim' halletti. Morumsu bir rengi düşünmem yetti. Bu rengi keşfettiğim iyi oldu. Dinç uyanıyorum. Herkese söylemeliyim. Yoksa kimselere söylememeli mi ? Ne de olsa benim rüyam ..

Mekanımda eşya yok. Sadece ben ve 'nim'. Adeta şişeden çıkan cin gibi ben ne istersem veya düşünürsem o yapıyor.

Uyandım ama yatakta değil tabii. Nasıl uyuduğumu tam bilemiyorum, ama galiba yerden yaklaşık 50 cm kadar yukarıda, yatar konumda, havada duruyorum. Uyumak böyle. Havada durabildikten sonra yatak neden gereksin ki ? Fakat yerden yüksekliğin miktarı sanırım eski yatak alışkanlıkları ile ilgili olmalı.

Önce bir şeyler yemeli. Portakal suyu ve çörek iyi gider. Garip bir turuncu ve kahvaltı hazır. Giyinmeli miyim ? Gerek yok ki. Gerçi ben psikoloğum, ama mekanımdan çıkmama gerek yok. Zaten bugüne kadar hiç böyle bir gereksinimim olmadı. Dışarıda ne var acaba ? Sarımsı bir renk ve 'nim' bugünkü programımı karşıya yansıtmış bile. Çok iş var: 14 kişi ile görüşeceğim.

Hepsi sıradan insanlar derken, öğlene doğru görüştüğüm bayan ilginç geldi doğrusu. Su korkusu varmış. Bazan böyle şeylere fazlasıyla hayret ediyorum. Herkesin 'nim'i olduğuna göre su görmek istemezsin olur biter. Korkmak da ne oluyor ? Anlamak güç. Ama bu benim işim.

Biraz yoruldum. Laf laf laf .. Kısık sesle çalan müziği canlandırmak iyi olacak. Brahms dinliyorum. Bugünlerde çok moda. 3. Senfonisi harika. Tam bana göre. Hatta geçenlerde bu isimde bir de hareketli görüntülerle bir şeyler yapmışlar. Beğendim.

Sonraki randevularımı ister istemez erteliyorum. Brahms beklemez. Bir kadın istiyorum. Öyle konuşmak için filan değil. Konuşmasa da olur. Bütün gün konuştuktan sonra insan sesi istemiyorum. Karşımda dursun yeter. Nasıl olmalı acaba ? Sarışın mı, kumral mı ? Saç olmasın mı yoksa ? Koyu mavinin o tonu bu iş için yeterli. Bir isim de vermeli miyim acaba kadınıma ? Boşver.

Hoppala bu da kim böyle ? Ben böyle istememiştim ki .. Neyse ki çok kullanılan komutlar için kenarda bir dizilim var. Silinmesini istemek bile yeterli. Mavi daha koyu olmalıydı tabii .. Şimdi oldu.

Müziğin ve dinlenme aramın sonu. Kadın gider, gelsin randevular.

Alışkanlık işte. Genellikle oturur gibi bir durumda olmayı seviyorum hep. Randevularım ise yatar gibi. Eski alışkanlıklar ölmüyor.

Neyse ki bugünün angaryaları bitti. Çalışmak her zaman sıkıcı. Acaba akşam ne yemeli ? Börek güzel olacak. Peynirli. Sarı ile bu iş tamam. Yanında da bir kadeh şarap iyi gider doğrusu ..

Uykum geldi. Bu gece bulutlarda uyumak istiyorum. Açık maviye uzanıyorum.

Uyumuşum.