"kısa öykü ve dilbilimsel eleştiri" üzerine : aysu erden isbn 975-308-383-1
yaman kayıhan : 01042002
 
 

 

Aysu ERDEN'in "Kısa Öykü ve Dilbilimsel Eleştiri" kitabı Gendaş AŞ (İstanbul) tarafından "Gendaş / Edebiyyat" dizisinin ilk kitabı olarak yayınlandı.

Genel

Kitabın yayın yönetmeni Metin KAÇAN, yayına hazırlayan Pelin ÖZEREN, kapak tasarımı ise Azad AKTÜRK tarafından gerçekleştirilmiş. Yeni seri: 314 ile yayınlanan 447 sayfalık "Kısa Öykü ve Dilbilimsel Eleştiri" ISBN 975-308-383-1 kitap numarası ile yayınlanmış. Kitapçılardan da TL 11,300,000 bedel ile (Mart 2002) alınabilecek kitap ayrıca Gendaş AŞ, Çatalçeşme Sokak No.19 Cağaloğlu - İstanbul, Tel 212 5123386 - 5129467, Fax 212 5208212, gendas@ixir.com'dan da istenebilir.

Kapak

Modern bir tasarımla ve siyah basılan kapakta 4 ikizkenar farklı renkte üçgen var .. Belki kapkaralıkların üzerine (ya da içine) rengarenk umutlar olsun diye ..

Arka kapak

"Kısa öyküler sanatsal metinlerdir. Kısa öykünün başarısı, yazılmamış ya da yazılamamış olanların, okuyucuya metnin derin yapısında bulunan simgesel alt yapılarla aktarılmasındadır. Bu alt yapıların içinde okuyucu tarafından çözülmesi gereken, onun zihninde bir dizi sorular oluşturan kimi gizler saklıdır. Okuyucu bu soruları yanıtlarken, gizleri çözerken yazarın "yardımcı yaratıcısı" ve öyküdeki anlamların ortaya çıkmasına yardım eden aktif katılımcı konumundadır. Onun öyküye katılımı ve sezgisel tepkileri okur-merkezli bir eleştiridir aslında. Yazar ise sanatının getirdiği kimi sınırlamaları bilen, sanatının dar sınırları içinde dil kullanma özgürlüğünü dileğince kullanma hakkına sahip bir sanatçı."

Alışkanlık olmuş, kitapların arka kapağına olası okuyucuyu yönlendirmek, biraz da özendirmek için kısa metinler yazılageliyor uzundur. Kısa öyküyü konu alan kitabın da arkasında kısa öyküler kadar özlü bir yazı var. Yazı kitabın arkasında yer alıyor, ancak belki de çoğu okuyucu için kitap buradan başlıyor ister istemez. Hem de kitabı elinize aldığınız kitapçınızın rafları önünden başlayarak ..

Bu özlü başlangıcı sadece kısa öykü diliyle okumak yeterli değil belki de .. Çünkü kısa metin 'kısa öykü' temelinden sanatın genellemelerine doğru da başlangıçlara sahip sanki. Hemen başka ve tamamen de farklı bir sanatı düşünebiliriz belki ve diyebiliriz ki; Resimler sanatsal ürünlerdir. Resimlerin başarısı, yapılmamış ya da yapılamamış olanların, izleyiciye resmin derin yapısında bulunan simgesel alt yapılarla aktarılmasıdır. Bu alt yapıların içinde izleyici tarafından çözülmesi gereken, onun zihninde bir dizi sorular oluşturan kimi gizler saklıdır. İzleyici bu soruları yanıtlarken, gizleri çözerken ressamın "yardımcı yaratıcısı" ve resimdeki anlamların ortaya çıkmasına yardım eden aktif katılımcı konumundadır. Onun resme katılımı ve sezgisel tepkileri izleyici-merkezli bir eleştiridir aslında. Ressam ise sanatının getirdiği kimi sınırlamaları bilen, sanatının dar sınırları içinde dil (resim dili) kullanma özgürlüğünü dileğince kullanma hakkına sahip bir sanatçı.

Yazar/öykü/okuyucu üçlemesi ressam/resim/izleyici'ye dönüşebileceği gibi besteci/beste/dinleyici üçlemesine de kolaylıkla dönüşebiliyor sanki .. Böyle olunca da 'kısa öykü' temelli bu kısa metin ister istemez sanatçıyı/sanatını/sanat tüketicisini (sanat tükenmez galiba, ama kitap/resim/beste satın alınan üretimler oldukça bu deyim kaçınılmaz oluyor belki, ama üretim zihinlerde kalırsa o zaman tüketiciden bahsedilemese de sanat sanatsallığını koruyor sanki) konu alıyor, hatta biraz olsun sanatçıdan başlayarak sanatı da sorguluyor ..

Kelimeler -bu kitap için daha çok- fazlasıyla açıklayıcı kalıyor resimler ya da bestelerle karşılaştırıldığında. Dolayısı ile yazıda 'kimi gizler'den söz ediliyor. Oysa daha soyut -hatta tamamen soyut- dışavurumlar için kelimeler ne kadar da fazla. Fakat "Kısa Öykü ve Dilbilimsel Eleştiri" için kelimeler şart gibi. Bu hem kelimelerine bağımlı bir kitap, hem de daha ötesi 'dilbilimsel eleştiri' üzerine bir kitap çünkü. Belki de okuyucuya bırakılan kimi 'giz'lerin çözümünde dilbilimsel bir yol gösterici gibi bir kitap.

Aysu Erden

Kitabın kapağını açar açmaz küçük bir paragraf karşılıyor okurları: "Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden mezun olduktan sonra yine aynı üniversitenin İngiliz Dil Bilimi Bölümü'nde asistan olarak göreve başlamış, doktora, doçentlik ve profesörlüğünü dilbilim alanında yapmıştır. Çeviribilim, biçembilim ve sözdizimi konularında araştırmaları vardır. Halen aynı üniversitede öğretim üyesidir."

Çok alçak gönüllü, ama çok da kısa bir paragrafçık Aysu ERDEN'i tanıtmak için okuruna .. Oysa Aysu ERDEN'in bir günü yoktur ki sevgili öğrencilerine adanmasın, araştırmaların yoğunluğu ile baş döndürücü hızda geçmesin, konferanstan sempozyuma koşmasın. Ama bunlar da yetmez Aysu ERDEN'i okuyucusuna tanıştırmaya; bir de onun insan tarafı vardır ki, onu bilen bilir. Fakat bu kapsamlı kitabın satırları arasında okuru da Aysu ERDEN'in insan tarafına yaklaşabilecektir belki.


"Mimar Yunus ARAN'ın anısına" Bu dört kelimeden başka boş bir sayfa .. Aysu ERDEN için 'çok' gibi sıfatlarla tanımlanması güç bir anlatım var sayfanın boşluğunda.

Belki de yazılmaması gerekiyor, belki Aysu ERDEN istemez ayrıntıları, ama Mimar Yunus ARAN'a adanan bu kitabın bu sayfasından da söz etmek gerekiyor, hiç değilse bir kaç satır için de olsa.

Mimar Yunus ARAN gencecik bir devdi, sevgi doluydu, Mimar Sinan Üniversitesi'nin yeni bir mezunuydu, kısacık yaşamı 1976 - 2000 yılları arasına sığdı, İstanbul'da, Bebek'te 16 Eylül'de, bir Cumartesi sabahı, sahil yolunda bir 'çekici' ile randevusu vardı ..

Şimdi ve sonsuza kadar, yarattığı yücelikler ve sevgi yaşıyor, yaşatılıyor.[www.yunusaran.org]


Giriş bölümü (s. 11-24)

447 Sayfalık bu küçük ansiklopedinin giriş bölümü geniş kapsamı için ipuçlarını daha kitabın başlangıcında veriyor. Kristeva, Barthes, Todorov, Derrida, Saussure, Bloomfield, Harris, Fries, Nelson, Hockett, Gleason, Chomsky, Smith, Wilson, Carter, Simpson, Halliday, Haynes, Wells, Turner, Lodge, Grice, Weber .. Sait Faik, Refik Halit Karay, Ömer Seyfettin, Orhan Kemal, Haldun Taner, Özcan Karabulut, İnci Aral, Buket Uzuner .. Sadece 447 sayfada bunca isim ..

" .. Bizim genel dilde sözcük adını verdiğimiz şeyler değil,
doğrudan doğruya insan zihnine özgü
ruhsal birer iyelik olan göstergeler vardır .."

Saussure.

"Dil zihnin aynasıdır"
Chomsky.

Daha giriş bölümünde yeralan geniş bir de özet: Yazınsal metinlerde işlevsellik olgusu, kısa öyküde işlevsel ve dilbilgisel bileşenler ..

Birinci bölüm

Bu bölümün konusunu kısa öykünün tanımı, kısa tarihçesi ve kısalık kavramı oluşturuyor. Alt başlıklar da ise; kısa öykünün geçmişi, kısa öyküye genel bir bakış ve öykü-roman karşıtlığı, kısa öykü türleri ve kısa öykünün yapısal özellikleri - kısalık kavramı, kısa öykü ve biçembilim, kısa öyküde bilgisel yapıdan sözdizimsel - biçimbilimsel yapıya ve konudan özneye geçiş olgusu ayrıntılı olarak inceleniyor.

Kitap nihayet 25. sayfasında Kristeva'nın eskimeyen tanımları ile başlıyor ve hemen Irving, Hawthorne, Poe ve Melville ile buluşuyor. Konu kısa öykü ve dilbilimsel eleştiri olunca da tanımlar, teknik ayrıntılar birbiri ardından gelmeye başlıyor: "Yapı ve plan, mekan, kişiler, izlek, bakış açısı, toplumsal ve ekonomik etkenler, söz sanatları ..

İkinci bölüm

Kısa öykünün metin çalışmaları çerçevesinde dizgesel analizinin yapıldığı ikinci bölümün alt başlıklarında metinsellik kavramı - yüzey yapı bütünlüğünü sağlayan dilbilgisi ilişkileri, kısa öyküde metinsellik - yazar ve kısa öykü metnini oluşturma olgusu, kısa öykü dilinde göstergeler ve anlam - yazınsal anlam, kısa öyküde sezdiriler - sezdirimler ve çoğulcu metin yaklaşımı, kısa öykü, işlevsel dilbilgisi ve söylem çözümlemesi, yazınsal metinlerde yazar - okuyucu ikilisi arasında sözel iletişim - okurun kısa öyküdeki yazınsal biçemi ve şiirsel etkiyi çözmesi, okurun tavrının belirlenmesi, kısa öykü ve eleştirel çözümleme (eleştirel söylem biçem bilimi), kısa öykü ve çözümleyici yazın eleştirisi, kısa öykü ve yapıbozuculuk, kısa öykü ve dilbilimsel yaklaşım, Türk kısa öyküsünde bir gülmece ustası, kısa öyküde kadın ve erkek yazarların kadına bakışı ve biçemlerine dilbilimsel yaklaşım, Orhan Kemal'den üç öykü - üç kadın - üç yaşam: sorunlarına ve çözümlerine dilbilimsel yaklaşım, kısa öyküde yazınsal iletişim, deneysellik, yaratıcılık ve dil kullanımı, kısa öyküde sözdiziminden söylem düzlemine geçiş olgusu, kısa öyküde bütüncül düzeni oluşturan olgulara ve düşünsel akımlara dilbilimsel yaklaşım: yöntem ve uygulama, kısa öykü eleştirisinde farklı bir soluk: yazınsal dilbilim ve bir öykü, yazınsal metin ve bağlam, kısa öyküde bağlamın okuyucunun çıkarımlarındaki görevi - bağlamsal etki, kısa öyküde zihinsel örnekleme kuramı - okur gözüyle metinsellik - zihinde simgeleme - örnekleme - metni anlama bütün ayrıntıları ile örneklerle aktarılıyor.

Birinci bölüm ile tanımlara ısınan okuyucu, ikinci bölüm ile kısa öyküde dilbilimsel eleştirinin bütün ayrıntılarını öğreniyor. Öğreniyor çünkü, kitap ansiklopedik kapsamının yanı sıra, zaten özenli bir eğitici olan Aysu ERDEN'in titiz tavrını da ortaya koyuyor.

Üçüncü Bölüm

Kitabın son bölümü tümüyle 90'lı yıllarda öykücülüğümüze yönelik. Bu bölümde; dilbilimsel bakış açısından 90'lı yıllarda öykücülüğümüz, minimalist öykü ya da küçük ölçekli kurmaca olarak da adlandırılabilecek çok kısa öyküler ve şiirsel düzyazı, şiirsel anlatı ya da şiirsel kurmaca olarak da adlandırılabilecek olan ve şiirsellik taşıyan öyküler başlıkları ile öykücülüğümüzün son 10 yılı bilimsel bir mercek altında sanki ..

Sonuç bölümü

Kitabın arka kapağında sözedilen "kimi gizler" eğer "Kısa Öykü ve Dilbilimsel Eleştiri" içinde 'kimi' yerlerde kaldıysa, sonuç bölümü -çok kısa da olsa- noktayı doğru yere koyuyor. Elbette mükemmellikten, yüzde yüz gibi tanımlardan hiç bir şey için söz edebilmek olanaklı değil, ama konu kısa öykü ve dilbilimsel eleştiriyse ülkemizdeki bu ilk ve ansiklopedik kapsamdaki "Kısa Öykü ve Dilbilimsel Eleştiri" sanki bu düzeylere fazlasıyla yaklaşmış gibi ..

Adlamalar bölümü (s. 359-368)

Bilimin ufuklarının peşindeki okuyucular için özenli bir seçim de adlamalar bölümü kuşkusuz. Çünkü bu kitap çoğu yerde -konusunda ilk olma özelliğinin zorunlu bir sonucu olarak- yeni deyimler de sunuyor okuruna. Doğal olarak konunun uzmanlarının çok iyi bildiği rheme (anlam odağı), morpheme (biçimbirim), schemata (bilgi yapıları),saliance (dikkat yoğunlaşması), dubitative (söylenti kipi), comissives (üstlenme işlevi olan sözeylemler) .. bu ve benzeri pek çok adlama kitapta alfabetik olarak sunulmuş.

Kaynakça (öyküler) bölümü (s. 369-372)

Belki de bu kitap sadece bu bölümü için alınıp, sadece bu bölümü için bir başvuru kaynağı olarak saklansa yeridir. Sait Faik Abasıyanık, Sabahattin Ali, İnci Aral, Lütfiye Aydın, Adnan Azar, Nalan Barbarosoğlu, Oya Baydar, Haluk Cengiz sadece bu bölümün ilk sayfasından örneklemeler.

Öykülerse yazarlarından daha da çok; "Silvia'yı Sevmek" (Özcan Karabulut), "Marilyn" (Orhan Kemal), "Mitletvekili Olacak Vali Nutkundan Bellidir" (Aziz Nesin), "Feminist" (Memduh Şevket Esendal), "Kiralık Konak" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) ve daha pek çokları ..

Kaynakça (genel) bölümü (s. 373-385)

Konunun uzmanları ve öğrencilikleri sona ermeyecek (eremeyecek) öğrencileri için ciddi ve kapsamlı bir bölüm daha .. Kitabı hiç okumasanız da, referans olarak almasanız da kısa öykü ve dilbilimsel eleştiri konusundaki hemen hemen tüm yayınlar gene alfabetik olarak bilimsel bir sıralama ile sunuluyor, gene Aysu ERDEN'in özeni ile ..

Öyküler bölümü

Öykülerse kitabın sonunda .. Eğer 385 sayfa boyunca kısa öykü ve dilbilimsel eleştirinin bilimsel ayrıntıntılarında gezindiyseniz 386. sayfa ile öykülere, ama sadece öykülere başlayabilirsiniz. Belki de artık kağıtlı, kalemli çalışmaları bir yana bırakıp örneklenen öykülerin keyfine dalmanın zamanıdır ..

Orhan Kemal, "Marilyn"in başlangıcında; " .. dehşetli mağrurdu", diyor. "Kısa Öykü ve Dilbilimsel Eleştiri" de - Aysu ERDEN'in bütün alçak gönüllülüğüne karşın - doğrusu 'mağrur' bir kitap ..

Gönül isterdi ki ..

Gönül isterdi ki; uzun yıllar başvuru kitabı olabilecek bu kapsamdaki bir kitap uzun yıllar dayanacak bir cilt ile ve koruyucu kapağı içinde basılabilmiş olsun ..

Gönül isterdi ki; bu güzel kitabın hemen her bölümü ayrı birer kitap olsun ..

Gönül isterdi ki; içindekiler bölümünde sayfa numaraları da belirtilsin ..

Gönül isterdi ki; kitap yayınlanmasının ardından ekonomik olanakları sınırlı öğrenciler için internet'te de yer alsın ..

Gönül isterdi ki; kitap aynı zamanda -en azından- İngilizce de basılsın ..

Gönül neler istemez ki .. Teşekkürler Aysu ERDEN ..

Mimar Yunus ARAN da teşekkür ediyordur belki ..