capoeira : uğur halıcı : 03032002  
 

 

- Capoeira (kapoeyra) nedir, mestre?
- Capoeira ağzın yediği herşeydir.

Ujibira Gumaraes Almeida, ya da kısaca Bira Almeida, veya diğer adıyla Mestre Acordeon küçük bir çocukken, kendisine capoeira öğreten ustası Mestre Pastinha'ya sorduğunda bu cevabı almış. "Cevabı anlamadım" diyor kitabında. Diğer ustası Mestre Bimba'ya sorduğunda ise, ustası:

- Capoeira bir hainliktir, ihanettir, demiş.

"Bu cevaplar çelişmiyor" diyor Almeida, "aksine birbirlerini tamamlıyorlar. Capoeiro ağzın yediği herşeydir, çünkü o hayatta bize gelen şeylerdir. Capoeira bir hainliktir, çünkü o hayattaki kötülüklerle mücadele etmenin bir yoludur. Bana göre capoeira hergünkü ekmek, sonsuz olasılıkların bir sorusu ve susamış bilgi hazineme temiz bir su kaynağıdır. Capoeira fiziksel ve ruhsal sağlık, dünyanın çelişkilerini karşılayabilmek için bir yol, hayat için bana daha iyi bir bakış açısı sağlayan bir yaşam biçimidir".


Capoeira gösterilerinde iki rakip, şarkılar ve çeşitli vurmalı çalgıların yer aldığı müzik eşliğinde Roda adı verilen dairenin ortasına ilerliyorlar. Roda müzisyenler, seyirciler ve sıralarını bekleyen diğer yarışmacılardan oluşuyor. Bir süre için iki rakip rodanın ortasında gözleri kapalı ve meditasyon yapar gibi, belki içlerinden dua ederek hareketsiz bir biçimde bekliyorlar. Onlar bu sekilde mücadele için güç toplarken, berimbau ile çalınan müzik onlara yol gösteriyor. Beklenen nota çalındığında mücadele başlıyor. Atakları, savunmaları, duruşları, dengeleri, uyumları onların bu konuda ne kadar yetenekli olduklarının birer göstergesi. Maske ve kostümlerin giyildiği geleneksel Capoeiro gösterisinde, genellikle ayak bileklerine keskin bıçaklar bağlanıyor, göstericiler bacaklarını yüksekten savurarak birbirlerine saldırıyorlar, takla atıyor, hasımlarının diz, baş, kasık ya da midelerinden kılpayı bir uzaklıktan geçiyorlar. Esneklik ve hızlı hareket yeteneği kas gücünden daha büyük önem taşıyor. Her bir mücadelenin sonunda, eger rakiplerin hala ayakta duracak güçleri varsa dostça el sıkışıyorlar ve yeni bir çift rodaya geliyor.

Capoeiro, Brezilya'da yaşayan Afrikalılara ait bir halk dansı, spor ve sanat. Afrikalılar bu sanatı Afrika'dan mı getirdiler, baslangıcı nerededir, ilk capoeiristler kimlerdi? Kimse bunların cevabını tam bilmiyor. Capoeira'yı hiç bir Afrika etkisi olmayan bir Brezilya halk sanatı olarak düşünmek kuskusuz yanlış olur. Ancak Capoeira'nın Afrika'dan bu haliyle geldiğini iddia etmek de yanlış olacaktır.. Herseyden önce, Portekiz, Amerika ve Karaib adaları gibi tarihinde kölelik sistemi bulunan bir çok ülkede caz, blues veya limbo dansı gibi zencilerle ilgili ortak kültürel ögelerin görülmesine rağmen, Brezilya dışındaki hiç bir ülkede Capoeira'ya rastlanmıyor.

Afrika, Avrupa ve Yerli kültürleri, kendine özgün, çelişkili ve karmaşık bir tarihe sahip Brezilya'da birbirlerini oldukça etkilemişler. Diğer yandan, ülkenin çesitli bölge ve sosyal seviyelerinden herbiri kendi kültür özelliklerini bir dereceye kadar korumuş. 1888 yılında köleliğin kaldırılmasına kadar, yaklaşık dört milyon Afrikalı Brezilya'ya getirilmis. Bu insanlar Avrupa kültür ögeleri karşısında sindirilmeye zorlanırken, aynı zamanda onların olağanüstü etno-kültürel direnişleri de Brezilya kültürünü büyük ölçüde etkilemiş. Köleliğin rastlandığı tüm Amerika bölgeleri içinde sadece Brezilya'da Afro-Amerikan bir halk oluşmuş.

Bira Almeida bu gün Capoeira öğreten, mestre derecesinde bir sanatçı. Bu dereceye yükselebilmek için yaklaşık 25 yıl kadar ugraş vermek gerekiyor. Kendisi Dünya Capoeira Dernegi'nin kurulmasinda öncülük etmis, bu konuda kitaplar yazmış, kaset ve plak doldurmuş, film müzikleri yapmış, bir çok gösteride yer almış. San Fransisco'da açtıkları okullarında Capoeira öğretiyorlar; çesitli yerlerde düzenlenen seminerler ve gösterler aracılığıyla Capoeira'yı tüm dünyaya tanıtmaya çalışıyorlar. 1993 yılında onunla uçakta tesadüfen tanıştığımda, Almanya'da yapılacak 9. Capoeira Yaz Toplantı'sına katılmak üzere San Fransisco'dan Paris'e gidiyordu.

Bira Almeida, Capoeira ögretirken com-pe adını verdiği bir yöntem uyguluyormuş. Com-pe sözlük olarak "ayak ile" anlamını taşıyor. Sembolik olaraksa, bir kişinin daha fazla fiziksel güç ve sağlık, ruhsal denge, açık zihin ve bilge bir ruh için Capoeira aracılığı ile bilinçli bir şekilde aldığı yolu temsil ediyor.

Capoeira'nın baslangıcı, Brezilya'daki kölelik döneminin ilk 200 yılına rastlıyor. Yüzyıllar önce Atlantik'in öte yanındaki Angola'dan zenci köleler aracılığıyla Brezilya'ya getirilmiş. Şimdi Brezilya'nın kuzeyindeki zenci liman sehirlerinde yaygın olarak yapılan Capoeira baslangıçta ölümcül bir gösteriymiş. Bu yıllara ait dökümanlar ilk cumhuriyet hükümeti tarafindan yakılmış. 15 Aralık, 1890 tarihinde, o zamanın Maliye Bakanı Ruy Barbosa, ülke tarihinden kölelik izlerini silmek niyetiyle bu kararı imzalamış. Pek çoklarına göre bu kararın altında, köle sahiplerinin, kölelerin serbest brakılmasıyla ilgili tazminatları ödememesi için yapılmış ekonomik bir manevra yatıyor. Capoeira ile ilgili kayıtlara ilk defa bundan sonra geleni dönemde rastlanıyor.. Ancak bu dönemde Capoeira bir "sosyal hastalık" olarak kabul edilmiş ve Brezilya Ceza Yasası ile resmen yasaklanmış.

Brezilya'daki Afrika inançlarına göre, evrendeki tüm şeyleri hareket ettiren sihirli bir güç, Ache, bulunuyor. Doğanın her noktasında var olan bu güç özel ayinlerle aktarılabiliyor. Capoeiranın din ile doğrudan bir bağlantısı bulunmamasına ragmen, capoeiristlerin bu ya da başka bir şekilde Afro-Brezilya ayinleriyle bir ilişkileri bulunuyor. Capoeira da dolayısı ile Ache köklerle olan bir bağlantı ve her bir capoeirist tarafindan geliştirilmesi gereken özel enerji anlamını taşıyor.

Baslangıçtan mestre olmaya giden yolda, öğrencilerin "karanlıkta oynamak", "suda oynamak" ve "ışıkta oynamak" olarak tanımlanan fiziksel evrelerden geçerek yeterince uzun bir mesafe katetmeleri gerekiyor. Zihin ve bedenlerini gerilim ve tekniklerden arındırmaları ve anlık hareketlere bir kapı açmaları, Capoeira oynamayı tüm kalpleriyle öğrenmeleri gerekiyor. Contra mestre, yani yardımcı usta, adı verilen bu aşamadan sonra capoeiristlerin ayakları yorulacak, acıyacak, fakat onların ruhları "kristal küre ile oynamak" üzere onlara yardım edecek. Onlar hareketlerin zamanlaması ve etkinliği üzerinde uzmanlaşacak ve kendilerini hayatın ritmine uyum göstermek üzere ayarlayabilecekler. Eğer fiziksel uç noktaların kesin sınırlarını keşfetmek üzere bu sanat üzerinde çalışmaya devam ederlerse, ve eğer yeni baslayanların karalıktaki yeni oyunlarına cevap vermek üzere onların davetlerini kabul etme cesaretleri varsa ve böyle alçak gönüllü olabilirlerse, o zaman belki onların bir mestre olmak için orixas tanrıları tarafindan bahşedilen "zihinde oynamak" mertebesine erişme şansları olabilir.